Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Gülşah ERDENER AKIN

Tersine Göç

Merhaba. Ben Gülşah Erdener Akın. Bu yazımı sonuna kadar sabırla, nefes alarak okumanazı istiyorum. Çünkü okumanız demek beni anlamanız ve ayak bastığınız toprak üstüne değer katmamız demek. Ben İskenderun’da doğdum ve büyüdüm. Gelenek ve göreneklerini öğrendim. Arsuz’dan Dörtyol’a, Belen’den Samandağ, Defneye, Antakya’ya kadar toprağımın insanıyım. 2002’de üniversite eğitimim için İstanbul’a gittim ve İngilizce Öğretmenliği bölümünü bitirdim. Birçok sektörde çalıştım çünkü deneyimlemek, öğrenmek beni canlı tutuyordu. Atatürk Havalimanı’ndaki büyük catering şirketinden, sağlık sektörüne kadar bir dolu şirkette İngilizcemin ve enerjik, içten ve sorumluluk sahibi olmamın da yardımıyla çalıştım. İnsanlar tanıdım, ürün satışı, iş geliştirmeyi, network kullanmayı öğrendim. Bu öğrenmem yıllarımı aldı. Son 8 senedir yani oğlum doğduğundan beri teknoloji ve yazılım dünyasının içindeyim. Aslında tamamen dijital bilinci ve okur yazarlığı olan biri olarak başladığım yolda oğlum 2 yaşına bastığında bir teknoloji şirketinin operasyon ve iş geliştirme sorumlusu olarak kendimi buldum. Bir buçuk sene sonra sektörün açığını bularak kendi firmam olan Teknoloji Menajeri şirketini kurdum. Yeni nesil bir menajerlik sistemiydi ve sadece alanında uzman, ticari kaşesi olan, referansları benim ve ekibim tarafından onaylanmış, etik ve ahlak sahibi Türk Bilişim firmalarının menajerliğinini yapmaya başladım. Şu anda beş yaşında ve türlü türlü güzel referanslar edinmiş bir bilişim proje şirketinin sahibiyim. 180’ne yakın Türk Bilişim firmasıyla birlikte 15bine yakın yazılımcıya dokunuyorum. Birçok sektörel ve üniversite konuşmalarım ve makalelerimi beni Google’dan aratarak bulabilirsiniz. Umarım okumaya devam ediyorsunuzdur. Neden sizinleyim anlatayım. Deprem öncesinde üç hafta sömestr tatili için İskenderun’a gelmiştim ve depremden beş gün önce İstanbul’a döndüm. Deprem sonrasında ben de diğer tüm halk gibi yardım seferberliğine koştuk. Yetmeye ve yetişmeye çalıştık. Oldu ya da olmadı. Bu bir afetti. Türkiye’nin önde gelen yazılımcılarıyla bir araya gelerek 15 bin yazılımcı olduk ve afetbilgi.com sitesini ayağa kaldırdık. Bu normal şartlarda 2 seneye yakın sürecek bir projeyi el ve güç birliği ile bir kaç gün içerisinde çıkarttık. Binlerce insana dokunduk, kurtardık. Fakat bana yaptığım hiçbir şey yetmiyordu. Çünkü afet ve sonuçları akıl alır gibi değildi. Kendi işimle de ilgilenmeye çalışıyordum. Fakat insanlar o kadar kötüydü ki düştüğümüz anı yakaladıkları anda sizi terk edip üstüne size ait ne varsa alıp gidiyorlardı. Bir bir depremden etkilenen toprağımın insanıyla ilgilenirken, yakın çevremdekilerin iç pis yüzlerini gördüm. Bu deprem bizlerin gözlerinin perdesini açmış diyebilirim aslında. Fakat yeni o kadar güzel dostlar edindim ki onları normal şartlarda mumla arasam bulamazdım. Yetemediğimi düşündüğüm toprağıma eşimle birlikte taşınma kararı aldık. Çünkü o kadar çok kaybımız ve o kadar çok göç vardı ki belki biz oraya gidersek tersine göçü tetikleterek tekrar insanların bir kısmı dahi olsa geri dönebilir dedik. Yaklaşık iki aydır İskenderun’dayım. Uzaktan organizesinde bulunduğum yardımların artık bölgesindeyim. Burada soluk alıp vermek bile güzel. Fakat bazı konularda İstanbul’dan pahalı diyebilirim. Gelir gelmez İstanbul’daki bağlantılarım beni arayarak yardım edeceklerini söylüyorlar ya da ben onlara ulaşarak yardım alarak Anasınıfı, gençlere burs, eğitim gibi birçok konuda faaliyetlere devam ediyorum. İskenderun Teknik Üniversitesi içerisinde hocalarımızın da rektörümüzün de desteğiyle İstanbul’daki teknoloji üzerine olan networkümü buraya taşıyarak Kodluyoruz etkinliği düzenledik. Yapay Zeka Topluluğu’nun kurularak, diğer üniversitelerle de Yapay zeka konu özelinde İSTE’nin de rol almasını istedim. Demem o ki aklımda, avucumda çok şey var. Fakat en kalbimin dayanmadığı nokta Hatay’ın Antakya olarak bilinmesi. Antakya Hatay’ın gözbebeği ilçelerinden biri, büyük yıkımlara uğradı, fakat Hatay’ı ayağa kaldıracağız, Hatay bizim şahsi meselemiz deniyor fakat tüm yardımlar, organizasyonlar Antakya’ya gidiyor. İskenderun, Dörtyol, Belen sanki markalar ve büyük yardımlar yapan şirketler tarafından görünmüyor. Neden? Özellikle genç nüfus üniversite olması sebebiyle İskenderun’da. Mustafa Kemal Üniversitesi tekrar yapılanma aşamasında ve öğrencisi yok denecek kadar az. Gençler için marka işbirlikleriyle Antakya’da yapılan ve öğrencileri İskenderun’dan servisle alır, bırakırız denilen gençlere, Antakya’yı göstererek neden yakın zamandaki travmalarını tetiklemeye çalışılıyor? Kadın, erkek ve çocuk organizasyonları, yardımları, etkinlikleri Antakya’da yapılabilir. Fakat genç ve üniversitesi İskenderun’da olan gençler hatta MKÜ’de okuyan gençler İskenderun’daki gençlik organizasyonlarına katılsın buna ön ayak olunsun. Kodluyoruz etkinliğine Antakya’da 15 öğrenci katılmış. İskenderun’da 185 öğrenci kendi isteğiyle katılım gösterdi. Gençler İskenderun’da ve gençler sosyal sorumluluktan tutun da yerel kaynaklarımızın arge projelerine kadar yer almalıdır. Dahası Sanayi bölgesindeki birçok şirketle de bağlantıda olması gerek. Bu konuda hayran olduğum büyük bir gayret ve özveriyle ayağa kaldırılan Yetenek Vadisi için ben de tüm gücümle üniversitemizin yanında olup kaybettiği günleri kazandıracağımıza inanıyorum. Deprem öncesinde yapımı tamamlanmış hatta depremden etkilenmeyen hasarsız binanın açılması ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri ışığında usta ve çırak eğitimlerine başlaması gerekiyordu. Heyecanla açılmasını ve İskenderun Teknik Üniversitemizin bölge halkımıza etkin katkısını bekliyorum. Okudunuz ama bence değdi. Yazılarımın devam edecek. Gülşah Erdener Akın Teknoloji Menajeri

SON HABERLER