Siz hiç kızları tatlı seviyor diye kızlarına tatlı almak için arabadan inen ve karşıdan karşıya geçerken kaza yapıp bir daha hiç yürüyemeyecek olan o adamın hikayesini biliyor musunuz?
Peki ya on yedi yaşında dağ gibi bir delikanlının yolda yürürken onu gören ve eve almak isteyen arkadaşının motoruna binip kaza geçiren ve bir daha konuşamayacak olan o delikanlıyı bilir misiniz?
Peki doğuştan özel doğan ve hayatını yatakta geçiren genç bir kızın evlilik hayallerini dinlediniz mi?
Nur yüzlü o bebeğinizle yıllar geçirip enfeksiyona yenildiğini ve ellerinizden kayıp gittiğini gördünüz mü hiç?
Peki ya siz tek başına oturamayan o bebeğin üç yaşında tek başına oturmaya başlamasına şahit oldunuz mu ?
Tüm gününü televizyon karşısında oturup çizgi film izleyerek geçiren beş yaşındaki o çocuğun emeklemeye başlamasına ve ‘’Aman Allah’ım oğlum tek başına yer değiştirebiliyor şükürler olsun.’’ diyen annenin mutluluğuna şahit oldunuz mu?
Geçirdiği kazadan sonra tek başına ayağa kalkabildi diye ağlayan birini gördünüz mü ?
Ama biz gördük , fizyoterapistler gördü, şahit oldu.
Fizyoterapistler kim mi ?
Ne iş yapıyor bu insanlar ? üniversitelerin dört yıllık fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümleri mezunları fizyoterapist ünvanı alır ve fizyoterapistler kas-iskelet sistemi problemlerinde uzman kişilerdir.
Hastalık durumlarında fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman doktorunun koyduğu teşhise bağlı olarak hastanın hareket ve fiziksel fonksiyonlarının düzeltilmesini sağlar.
Sağlıklı bireylerde ise fizyoterapistlerin bağımsız olarak egzersiz programı hazırlama yetkinlikleri vardır.
Fizyoterapistler ortopedik,nörolojik,pediatrik,kadın-erkek sağlığı,klinik pilates,lenf ödem gibi alanlarda çalışabilirler. Hareketin ve umudun olduğu her hikayede bir fizyoterapist vardır.