Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Gülşah ERDENER AKIN

İnsan İnsanın Yurdudur

Ben yurt çocuğuyum. Devlet yurduna gittim. Öyle herkesin nail olacağı da bir şans değildi bence. Tam 4444 kişiydik ve erkek ve kız blokları olarak kocaman bir yurttu. 

Atatürk Öğrenci Sitesiydi yani bizim tabirimizle AÖS’tü adı. Öyle bir yerdi ki şu anda öyle bir yurt olduğunu düşünmüyorum. Her öğrencinin hayali gibidir şu an. Devasa bir avlusu, basketbol, voleybol ve futbol sahaları vardı. Sosyal alanda bir alacarte restaurant, bir fast food restoranı ki 11.00’e kadar açık olurdu müthiş bir yerdi. Dahası da var tabi ki. Devasa bir sinema ve tiyatro salonu, 15 bilardo masasının bulunduğu müzik kutulu oyun alanı da vardı. Hatta ben bilardoyu orada öğrendim. Arkadaşlarla o kadar çok eğlenirdik ki birinci olan takımın seçeceği müziği yenilen takım müzik kutusuna para atarak çalardı. Çok eğlenirdik. Ama daha bitmedi. Erkek berberi, kadın kuaförü, terzisi, sergi alanları, her bloğun altında sinema odası, bol bol yeşillik ve ağaçları vardı. Yani bir öğrenci yurttan çıkmasa sosyal hayatını burada geçirebilirdi. En bombası da hayal edemeyeceğim kadar büyük kütüphanesi ve yanında ondan görece olarak küçük de olsa bilgisayar odası müthişti. Her bloğun katında kendine özel çalışma odaları da mevcuttu. 

Hiçbir öğrencinin egosu yoktu. Her birimiz karışık bölümlerde okuyan ebeveynlerinin gönderdiği ya da şanslıysa bursla da geçinmeye çalışan öğrencilerdik. Şimdi dönüp bakıyorum iki kuruşun hesabını yapardık. Hatta ben para kazanmak için Eminönü’nden incik boncuk alıp, kolye, küpe yapar satardım. 

Vizyoner ve bulunduğu zamana değer katarak nesillerin gelişmesine imkan sağlayan tüm yetki, gücü ve aklını kullanan İstanbul MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitim Eski Genel Müdürü Sayın Ömer Balıbey unutulmayacak derecede öğrenci dostuydu. Çoğu eserleri dizayn eden mükemmel bir eğitimciydi. Onu da buradan sevgi ve saygı ile  anmak isterim. 

Yukarıda bahsedilen bir yurt, kocaman bir kasaba gibi bir yurt ama sosyalleşme denilen her ortamı sağlayan, bir kural çerçevesinde güvenlikle birlikte doğal iletişim alanları veren bir yerdi. Şimdi bu yazıyı nerede okuyorsanız hangi semt, ilçe, il etrafınıza bakın ve düşünün. Siz hiç Atatürk Öğrenci Sitesin’deki kadar sosyal bir alanla karşılaştınız mı? 

Bir kültür merkeziniz, bir büyük kütüphaneniz, bir bilardo ya da oyun salonunuz ilçenizde, semtinizde ya da ilinizde, çevrenizde var mı? Siz nasıl sosyalleşiyorsunuz? Sadece kafe ve restoranlara giderek mi? Yeni insanlarla nasıl tanışıyorsunuz, öyle bir fırsatınız var mı? Sadece Halk Eğitim kurslarına giderseniz mi sosyalleşebiliyorsunuz? Başka bir yerden daha bakalım sadece Hatay’ın 45+ sıcaklarında bodur ve gölgesi olmayan ağaçların olduğu, Millet Bahçelerinde oturarak mı sosyalleşiyorsunuz? 

Sosyalleşmeden çok uzağız. Neden? 

İlçelerimizi dolaşıyorum görüyorum ki güzel girişimler yapmışlar ve yapıyorlar ama neden sosyalleşme konularında sınıfta kalmışlar? Kültür, okul dışı eğitim ve sanat hakkında bulundukları yere değer katmıyorlar? Bu konularda halkın bilinçlenmelerini istemiyorlar mı yoksa? 

Başkalarıyla iletişim insanları hayata bağlar. Kendini değerli görür, karşındakine değerli olduğunu hissettirir. Ne demiş Yunus Emre “İnsan insanın yurdudur.” 

Harika bir hafta dilerim. 

SON HABERLER