Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kıbrıs Barış Harekatına katılmak için birliğinden firar etmiş

1974 Yılında Kars Sarıkamış’ta

1974 Yılında Kars Sarıkamış’ta asker olan Kıbrıs Gazisi Mehmet Yalçın (65) arkadaşları ile birlikte Kıbrıs Barış Harekatına katılmak için birliğinden firar etmiş.

Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde yaşayan Kıbrıs Gazisi 65 yaşındaki Mehmet Yalçın AA Muhabirine yaptığı açıklamada Kıbrıs Barış Harekatına katılmak için Sarıkamış’taki birliğinden firar ederek arkadaşları ile birlikte oluş hikayesini anlattı.

Kırıkhan Muharip Gaziler Dernek Başkanlığı yapan Kıbrıs Gazisi Mehmet Yalçın birliğinden firar edişini, nasıl gazi olduğunu şu şekilde anlattı;

1974 yılında Kars Sarıkamış’da askerdim, 15 Temmuz’da Kıbrıs olayı çıktı, bize Kıbrıs Barış Harekatı için asker göndereceklerini bizim bulunduğumuz birlikten de takviye amaçlı 40 kişiyi seçtiler.

Bende gitmek istedim, ben tabur komutanının şoförü olduğum için beni gönderemeyeceklerini söyledi komutanlar.

Arkadaşlarım gitti, ben koğuşa gittiğimde düşünmeye başladım onların bana ihtiyacı olur diye, onlar savaşa gitti ben burada yatıyorum gibi düşünmeye başladım. O ara dalmışım yatağımda Annem biraz otoriterli kadındı, onun sesini duydum  ‘Ne yatıyorsun ben seni yatman için mi gönderdim askere’ dediğini duydum.

O an hemen kalkarak arkadaşlarımın yanına gitmem gerektiğini düşündüm, arkadaşlarıma silahımı bölüğü vermelerini istedim ve onlara Kıbrıs’a savaşmaya gideceğim dedim.

Oradan çıkarak saymanlığa dosyamı almak için gittim, orada kimse yoktu kapı kilitliydi kapıyı kırarak içerden dosyalarımı aldım.

Daha sonra Sarıkamış Erzurum karayoluna çıkarak bir kamyona binerek Horasan’a geldim arkadaşlarımın trene binip gitmişti, yetişemedim.

Yine kamyonla Erzurum otogarına kadar gittim orada da otobüslerle asker gideceği için devlet el koymuştu.

Bende bekledim o otobüslerden birine binerek kolorduya gittim arkadaşlarımın hepsi oradaydı. Komutanlar beni kimin gönderdiğini sordu bende o an bölük komutanının gönderdiğini söyledim ve dosyalarımı teslim ettim.

Kırıkhan üzerinden Osmaniye’ye geldik, orada bizi sayım yaptılar gönderilen sevkte kırık kişi yazılı sağdan saydık 2 defa 41 çıktı, sonra isim isim çağırdılar benim ismim çıkmayınca beni çıkardılar.

Daha sonra komutandan dosyamı aldım ve kendilerini otobüste bekleyeceğimi söyledim. Dosyamı alınca ormanlık alana doğru kaçtım tekrar Askerleri getiren subaylar geri gidince ben oradan tekrar dönerek birliğe girdim orada bir albay oturuyordu, ona Sarıkamıştan takviye olarak geldiğimi otobüsü kaçırarak geç geldiğimi söyledim.

O an Albay benim hemen Mersin’e gitmemi söyledi, bende trenle Mersin’e giderek tekrar arkadaşlarımı buldum, onlarla birlikte teçhizatlarımı alarak Kıbrıs’a gittim.

Firar olduğum için Divanı Harbe verildim

Tabi o arada ben sonradan öğrendim ki beni Divanı Harbe vermişler, babamdan imza almışlar firar olarak göründüğüm için babama gelip teslim olmam gerektiğini söylemişler.

Savaş bittikten sonra Genelkurmay Başkanlığı birliklere kayıp askerler listesini göndermiş ve benim o listede adım olunca bizim subaylarımız beni çağırdı ve benim nasıl oraya kadar geldiğimi anlattılar bende durumu izah ettim kendilerine.

Komutanlar benim Divanı Harbe verildiğimi söylediler firar ettiğim için ve orada tutanak tuttular ve kendileriyle birlikte olduğumu ve başarılı olduğumu tutanağa işlediler.

Daha sonra Genelkurmay Başkanlığından, 2. Ordu Komutanlığından, 3. Ordu Komutanlığından ve 9. Kolordu Komutanlığından bana başarı belgesi geldi.

Ben bu belgeleri daha sonra mahkemeye sunarak tahliye olarak tezkeremi aldım. Ben askere gittiğimde evli ve 1 yaşında bir kız babasıydım.

Beni bir ara askerlik şubesine çağırdılar, oraya gittiğimde bana bir subay nasıl aileni bırakıp bunca şeyi göze aldın diye sordu, bende ona çocuğumun babasız büyüyebileceğini ama vatansız büyüyemeyeceğini söyledim.

Biz ‘Sonunu düşünen kahraman olamaz’ lafı gibi savaşa öyle atıldık. Yanımda silah arkadaşlarım şehit oldu, bedenleri parçalandı, rabbim bize şehitlik nasip etmedi.

Biz vatansızlığı babadan gördük, Ahıska Türkleri 1944 yılında Stalin tarafından sürgün edilirken vatansızlığın, yurtsuzluğun ne olduğunu orada öğrendik.

İnsan yaşar, Türk yaşar, aç susuz da yaşar ancak vatansız yaşayamaz.